İki Devletli Çözüm mü? İşgalin Üzerine Örtülen Bir Maske!

İki Devletli Çözüm mü? İşgalin Üzerine Örtülen Bir Maske!
Gazze’de çocuklar açlıktan can verirken, anneler enkaz başında ciğerlerini toprağa gömerken, hâlâ “iki devletli çözüm” diyenlerin hangi cephede durduğu artık netleşmiştir.

Sözüm ona "İsrail’in soykırım politikalarına en etkin cevap", 1967 sınırlarını esas alan bir çözümle verilecekmiş. Peki o sınırlar ne? 1948’de gasp edilen toprakları meşru sayıp, “geri kalanını bize bırak” demek değil mi bu? Siyonizmin eliyle çizilen bu haritaları kabullenmek, Filistin’in kanla yazılmış tarihine ihanetten başka nedir?

Dahası, bu proje kimlerin eline teslim ediliyor? Mahmud Abbas gibi Amerikan-İsrail güdümlü hainlerin, cihadı terör sayanların, direnişi susturmak için kardeşlerine kurşun sıkanların kontrolüne! Bu mudur ümmetin beklediği çözüm?

Ey hakkı gizleyenler! Bilin ki:

Kudüs, pazarlık masalarında değil; secdelerde, siperlerde, direnişin çığlığıyla özgürleşir.

İsrail’in varlığını meşrulaştıran her öneri, zulme rıza göstermektir.

Filistin, yalnızca Gazze’nin değil; ümmetin onur davasıdır.

Biz, işgalcinin belirlediği sınırlarda bir devletçik istemiyoruz. Biz, Allah’ın hükmettiği bir yeryüzü, Allah’ın hâkim olduğu bir Filistin istiyoruz. Çözüm, ne BM kararlarında ne Paris’te ne de Washington’da… Çözüm, vahiydedir.

“Hüküm yalnız Allah’ındır. O, yalnız kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur.”
(Yusuf, 40)

Artık vakit, ümmetin gerçek çözümü dillendirme vaktidir. Laik projelere değil, tevhidî direnişe sarılma vaktidir. Kudüs, masa başı çözüm değil; şehadet bilinci ister.)